3 Ekim 2016 Pazartesi

04.10.2016


Deliriyorum... Bunun er ya da geç olacağını biliyordum ama bu kadar birden gelebileceğine ihtimal vermezdim. Midem bulanıyor herkesten, nefret ediyorum, tahammül edemiyorum insanlara, seslerine, yalanlarına, kandırmaya çalışma çabalarına bir bok olamamalarına rağmen nasıl sıçılır hakkında gazel okumalarına ve benim bunları bağıra bağıra suratlarına söyleyememe dayanamıyorum.  

Bir iki insan dışında var olan herkesi istisnasız herkesi katletmek ve bu pis yükten kurtulmak istiyorum. 

Uyumsuzum... Tahammül ettiğim şeyleri hep ismimin ardına ve gülümseyişlerime saklıyorum. Sen kimsin demek, içimdeki anı ve acıları kusmak istiyorum. Bir böcek gibi ezmek, küçük akıllarınca oynamaya çalıştıkları oyunlarına çomak sokmak, kıskançlıktan ne yapacaklarını bilmeyen insanların suratına koca koca şamarlar indirmek istiyorum...  

Ait değilim... Etrafımdaki renkler ve algılar değişti. Burada durmamak, kaçmak, gitmek ve bitmek istiyorum.Zihnim görüntüler getiriyor gözümün önüne, bu biteviye an daha önce de yaşandı ve sonsuz kere tekrarlanacak ama bitti. Ben bu satırları yazarken, bitti. Bu zamana kadar olan kapılar kilitlendi ve an o kapıların arkasında kaldı. Duş alırken yüzümü kaç kere yıkadım bilmiyorum... Tüm bedenim ıslakken neden bu hareketi dakikalarca tekrarladım bilmiyorum.  
Yüzümü elime aldığım suyla dakikalarca aynı hareketi yaparak yıkadım... Sesler dağıldı, çınlamalar, hemen yazmak için koşan parmaklar. İçimdeki ben yüzümü yıkarken gitti. O an, ki, o zaman işte böyle bitti.  

Bunları yazan kim inan bilmiyorum. Bir ses var şimdi, ne olduğunun farkında ve bu zihinle yaşayamayacağının idrakında. Kendimle konuşuyorum galiba, algım yine değişip, gözlerim kısılıyor, hep bir uğultu hep bir flu, zaman, akşam olunca ya da ben nefretle dolunca...  

Dayanamıyorum... Yaşama çabama ve bu kalabalığa dayanamıyorum... Sessiz sesler, artık sussa ve ben insanları değil kendimi affetsem ve el sallayarak gitsem, belki bir daha yüzümü böyle yıkamam...