20 Temmuz 2012 Cuma

Bir Yudum Kahve, Bir Nefes Sigara

Uyku tutmaz olmuştu bu aralar beni. Ruhum prangalarda sıkıldıkça sıkılıyordu. Ve yine bir gece, gerilmiş bedenimin suretini görünce tavanda, bende yataktan fırlayıverdim bir anda. Feryat figan soluğu aldım mutfakta. Neydi aradığım bilmeden gözlerim her yeri tarıyor, ruhum bedbince bu ateşe bir damla su arıyor. Tezgahın üzerindeki sigara paketi ilişti gözüme, eski dostları ayırmak olmaz  bir yandan da kahveyi koydum ocağın ateşine. Zahir olan bu gecede, gecenin koynuna girmeden olmaz diye, attım kendimi bu debdebeye. Nasılda tutuştu sigara, nasıl canım koktu ruhu, nasıl gıpta etti fincan dudaklarıma değme arzusuyla. Dile geldi gece, söyledi içimdekileri hece hece halbuki daha ilk nefesinde idim sigaranın. Bu küçük mendabur şey, nasılda birlik olup geceyle ruhumu konuşturuyorlardı hayret ettim.Şaşkınlıkla gözlerimi devirdim semaya, neler neler saklıymış bu küçücük canımda. Sürükleyici bir kitabın sayfalarını çevirir gibi, heyecanlı ve korkak aldım bir nefes sigara, bir yudum kahve daha. "Dün" geldi gözümün önüne, yapamadığı şeyler için üzgün, "an" geldi gözümün önüne, ansızın "gelecek" gelecek de ayağını kaydıracak diye kaygılı. Gelecek o an arzı endam eyledi tüm bilinmezliği ile. Diğerleriyle dosttuk, yakındık, ahbaptık , lakin bu gelecekle uzaktık, bilmezdim huyunu suyunu,  hele bu aralar bu huysuzluğu. Yine alttan aldım, kırılmamak için eğilmeyi öğretmişti bana sevgili arkadaşım geçmiş.Hayret! yarılamışım kahve ve sigarayı diye düşünürken, gökyüzünden o yüce ses, bir annenin çocuğunu düştüğü yerden kaldırır gibi kucakladı beni. Kayboldu birden yanımdaki o cüzzamlı düşünceler. Ne dün, ne gelecek, ne de an vardı o anda. Uhreviyeti açıklanamaz bir haldi. Başladı ısıtmaya gülüşüyle güneş yeryüzünü. 
Ve yine bıraktım kendimi sabahın  ilk ışıklarının kollarına.
Uykunun huzurundan irkilerek uyandım, karşımda "gelecek" yavaş yavaş sokuldu yatağıma, fısıldadı kulağıma o acı haberi. Dün gece feryat figan eden ruhum' bu sabah bu acıya kimleri bulsun. Biçare vurdum yollara kendimi ,sur üflenmiş de sağır olmuştu kulaklarım ,mahşer yeriydi hayatım. 
Cennetten kovulmuştum, varsın kovulayım dedim cehennemin kapısında, babam bekliyorsa.  
Bir nefes, bir yudum, ne kadar uzun bir zaman dilimini teşkil ettiyse, bir an, bir ömrü boğazlıyor şimdi, hem de zamanın kanlı elleriyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder