Bazı şeylere, yitip giden hikayelere gerçekten çok üzülüyorum. Belki başka zaman, başka şartlarda biraraya gelsek, belki korusak arkamızı, anlamasak anlatılmak istenendeki yanlışı, pür-i pak olsa ruhumuz. Altan almaları suçlu saymasak, değer biçsek suskunluklara, lal olsada dilimiz, kelam etmesek bu coğrafyada. Edep kavramını örtülmesi gereken et parçası değil de ruhumuzdaki uzuvlar olarak adlandırsak mesala, benim gibi sitem etmesek iyi niyetinden sual etmediğimiz dostlara. Cahit Sıtkı'nın dizeleri gelse en kızdığımız anlarda aklımıza. "Bir namazlık saltanatın olacak. Taht misâli o musalla taşında."