28 Şubat 2014 Cuma

KUZGUN


Bir zamanlar kasvetli bir gece yarısı, unutulmuş eski bilgilerin 
Tuhaf ve antika ciltleri üzerine düşünüyordum, 
Yorgun ve sıkıntılı- 
Uyumak üzereydim, neredeyse başım düşüyordu ki, 
Bir tıkırtı geldi birden, sanki kibarca 
Oda kapımı çalan-çalan birisi gibi. 
'Odamın kapısını tıklatan' diye söylendim 'bir konuk- 
Başka bir şey değil, yalnızca bu.' 
Ah, iyice anımsıyorum ki o hazin Aralıktı; 
Ve zemine vuruyordu sönen her bir közün yansısı. 
Sabahı istiyordum şevkle; -Boş yere 
Aramıştım 
Ödünç bir avuntuyu kederden- 
Yitik Lenore'un kederinden- 
O eşsiz ve pırıl pırıl kızın, meleklerin Lenore 
Diye andığı- 
Buralarda, anılmayacak artık adı. 

Ve mor perdelerin belirsiz, hüzünlü, ipeksi 
Hışırtısı 
Önceden hiç duyulmamış tuhaf kokularla dolduruyor- 
Tir tir titretiyordu beni: 
Öyle ki: çarpıntımı bastırmak için tekrarladım. 
'Oda kapımdan girme izni isteyen bir konuk 
bu- 
Oda kapımdan girme izni isteyen 
Geç bir konuk: 
Başka bir şey değil, budur bu.' 
O sıra cesaretimi toplayıp: daha fazla 
Oyalanmadan, 
'Sir' dedim, 'ya da Madam, affınızı dilerim 
Ama 
Gerçek şu ki dalıyordum ve siz öylesine yumuşak 
Bir tıkırtıyla geldiniz, 
Ve öylesine hafifçe tıklattınız-tıklattınız 
Oda kapımı ki, 
Duyduğumdan pek emin değilim sizi'-diyerek kapıyı 
Açtım burda; - 
Karanlıktan başka bir şey yoktu orda. 

Orda durdum, korku ve merakla karanlığın içine 
Baktım uzun süre, 
Kuşkuyla, kurarak hiçbir ölümlünün cüret edemediği 
Hayalleri; 
Ama sükunet bozulmadı ve sessizlik bir ipucu 
Vermedi, 
Ve fısıltıyla söylenen tek sözdü orda 
'Lenore? ' 
Buydu fısıldadığım, mırıltılı bir yankıyla geri gelen 
O söz 'lenore' 
Başka bir şey değil, yalnızca bu. 

Odama dönerken alev alev yanarak 
Ruhum 
Aynı tıkırtıyı işittim yine ilkinden biraz daha 
Kuvvetlice. 
'Kesinlikle' dedim, 'kesinlikle bir şey var penceremin 
Kafesinde; 
Öyleyse neymiş bakalım ve bu esrarı 
Çözelim; - 
Rüzgardır, başka bir şey değil bu.' 

Açıverince kepengi, eski devirden kalma 
Azametli bir kuzgun 
Kanat çırpıp sallanarak adım attı 
İçeriye; 
Ne bir selam verdi ne bir an durdu ya da 
Oturdu; 
Ama bir Lady'nin ya da Lord'un edasıyla 
Tünedi kapımın üstüne- 
Oda kapımın üstünde bir Pallas büstüne kondu- 
Konup oturdu hepsi bu. 

Derken ciddi ve haşin suratıyla bu abanoz kuş, 
Kaderimi gülümsemeye dönüştürdü, 
'Sorgucun kırkılmışsa da hiç kuşkusuz' dedim 
Korkak değilsin sen, 
Gecenin kıyısından gelen 
Suratsız ve yaşlı kuzgun- 
Gecenin Plutonian kıyısındaki saygı değer adın nedir, 
Söyle bana.' 
Kuzgun dedi ki 'birdahaasla.' 

Çok şaşırmıştım bu çirkin kuşun konuştuğunu duyup 
Böylesine açıkça, 
Pek alakalı olmasa-yanıtı pek anlamlı olmasa da; 
Çünkü kabul etmeliyiz ki yaşayan kimse henüz 
Mazhar olmadı oda kapısının üstünde bir 
Kuş- 
Kuş ya da hayvan görmeye oda kapısının üstündeki 
Büstte, 
Bir isimle 'birdahaasla' diye. 

Ama kuzgun, sessiz büstün üstünde tek başına 
Yalnızca bu sözü söyledi, sanki bu bir tek sözle 
İçini dökmüş gibi. 
Sonra başka birşey söylemedi- ne de bir tüyünü 
Oynattı- 
Ben mırıldanana dek, 'önceden uçtu diğer 
Dostları- 
Sabahleyin beni terk edecek, umutlarımın 
Önceden uçup gittiği gibi.' 
O zaman
Yazar : EDGAR ALLAN POE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder